“Hold your breath
Make a wish
Count to three
…
There is no life I know to compare with pure imagination!
Living there, you’ll be free! If you truly wish to be!” Willy Wonka – Charlie and the Chocolate Factory
Herkese merhaba!
Tavşan deliğinden aşağı inerken Alice gibi heyecanlı, meraklı ve bolca umutluyuz!
Yaşam serüvenimiz bizi sayısız tavşan delikleriyle karşı karşıya getirir. Ucunun nereye varacağını bilemediğimiz ya da nerede sona ereceğini kestiremediğimiz süreçler yaşarız. Bazen mutlu sonlar bazen de ayırlıklar; bazen para bazen de kayıplar; bazen aşk bazen de nefret… Tavşan deliğinden geçmeden ne çıkacağını bilmemiz olanaksızdır. Kimi zaman bu deliklere yuvarlanır, kimi zaman da irademizle gireriz. Asıl olan ise sonucu ne olursa olsun bu süreçlerin yeni bir bilgi, beceri, donanım ve ders yani BÜYÜME fısratı sunmasıdır. Sonuçta her kriz bir fırsat, her kazanç bir sorumluluk getirir kuyruğunda.
Bu da sanıyorum öyle bir sürecin yazısı. Parça-bütün ilişkisi üzerine biraz soru soran; bütün olunca parçayı, parçayken de bütünü fark etmeye çalışan bir çabanın ürünü de diyebiliriz.
Bir fabrika ele alalım. Büyük makinelerin olduğu, bir çok farklı işlemin ahenk içinde yürüdüğü bir fabrika. Yünün, ipek kozasının, pamuğun önce ipliğe; sonra dokunup kumaşa; varsa boyanıp desene; sonra kesilip kalıba ve en son dikilip giysiye dönüştüğü bir fabrika. Ya da ham kerestenin girip o çok sevdiğimiz masaya dönüştüğü bir fabrika. Sayısız işlem, emek ve zahmet. Peki sahip olduklarımızın serüvenini hiç düşündük mü? Nasıl başladı hikayeleri? Nasıl gelişti? Nerede bitecek? Sonra ne olacak?
Bir fabrika bir çok farklı makineyi, işlemi, bunları işletecek enerjiyi ve insan emeğini barındırır. Bu yönüyle aslında her biri minyatür birer dünyadır. Nasıl işlediğini tam olarak bilmediğimiz kara kutu dünyalar. Peki fabrika nelerden oluşur? Her ürün fabrikadan; kendi küçük dünyasından çıkar. Her işlem, her süreç hatta o büyük makinelerin oturduğu her bir civata parçası ürünün kalitesini belirler. Fabrika bütündür ama onu iyi ya da kötü var eden parçalardır.
Enerji, doğrudan ölçülemeyen ve maddede var olan etkin bir güç olarak tanımlanır. Günümüzde temel bilimler ışığında tanımlayıp ölçüm yapabildiğimiz enerji biçimleri vardır. Aslına bakarsanız dünyayı da yöneten enerjidir. Doğa, madde ve enerji dönüşümleri içinde varlığını sürdürür. Ekonomi ve politika tüketilebilir gerekli enerjiler üzerinden yürür. İnsanlar henüz(!) ölçümlenemeyen enerjiler üzerinden ilişki kurar; sever, korkar, öfkelenir ya da aşık olur.
Bilim; enerjinin yoktan var edilemez ve varken de yok edilemez olduğunu kabul eder. Enerji bu noktada akışan, dönüşen ve var olan bir yapıdadır. Burada boyut ve ölçek önem kazanmaktadır çünkü enerji her boyut ve ölçekte aynı davranmamaktadır. Newton yasaları makro ölçekte başarılı ve tutarlı sonuçlar verirken atom altı fiziğinde çuvallamaktadır. Kuvantum yaklaşımları ise bambaşka bir magazin konusu!
Bu noktada parça, bütünün devamlılığını sağlayan esas unsurdur ancak bu parçaya bütünü kavrama zorunluluğu da getirmemektedir. Parça, yaşam döngüsünde görevini yapan -bir diğer parçadan daha , az veya daha fazla öneme sahip olmayan- işlevsel bir birimdir. Bütün ise parçalarının, diğer bir deyişle kendi üretiminin, devam etmesi ile görevlendirilmiştir. Bu açıdan parça ve bütün –civata ve fabrika- hem birbirinden tümüyle ayrı hem de tümüyle bağlı bir ilişki içindedir. Madde enerjiye muhtaçtır, bütün de parçaya. Parça, bütün olmazsa ölür; bütün parçasız var olamaz. Enerji ve madde her zaman dönüşüm içindedir ve birbirini var eder. Bu mutual bir varoluştur ve birini diğerinin yokluğunda görmek mümkün değildir.
“Yaşam Enerjisi” öğretisi her maddeyi enerji her enerjiyi de madde olarak ele alır. Canlı, cansız; bilinen, görülenden bağımsız her eşya, bitki, insan, renk, ses, his, zaman(!), katı, sıvı, gaz ya da aşk ya da her hangi bir şey! Hepsi enerji. Kolaycılık mı? Bu ölçekte kavramaya çalışmak çok da kolay olmasa gerek.
Enerji maddeyi dönüştürür, madde enerjiyi oluşturur. Her parçanın ve bütünün enerjisi vardır ve bu enerjiyle hem parça hem de bütün dönüşür. Peki nasıl olur? Kim karar verir? Parça nedir? Bütün nedir? Enerji nedir?
Sanırım bu tanımladıkça başa dönüp hipotezi değiştirmemiz gereken bir gerçek çünkü ne parçanın ne de bütünün bir sonu var. İpek kozası ve onu ipe dönüştüren makine fabrikanın bir parçasıdır; fabrika da mağazanın. İpek böceği kozanın, koza kumaşın, kumaş elbisenin, elbise insanın, insan dünyanın, dünya… Ve her parça ve bütün de dönüşür zamanı gelince daha büyük bir bütüne.
Civata neyin parçasıydı? Hangi makinenin işlemesini sağlıyordu? Civatanın parçaları neydi? Makine neye hizmet ediyordu? Parçanın parçası, bütünün bütünü neydi? Parça ve bütün neydi?
Peki biz neyin parçasıyız? Neyin bütünüyüz?
–karmikkoala, Mayıs 2018
“Reiki, Yaşam Enerjisi” hakkında görüş ve sorularınız için [email protected]
0 Yorum