Dharma Astroloji Temel ve Orta Seviye mezunu Yeliz Atıcı’nın kaleminden:

Bir sonraki yazımı 7. Ev üzerine hayal ederken hayat beni 8. Ev transiti yazmaya zorladı. Çünkü Venüs retro ile başlayan bir yıl ancak bunu gerekli kılardı.. 

“Sağlıklı, spontan, akıcı cinsellik. Ölümü kabullenmek ve bu gerçeği günlük yaşamla kaynaştırmak. Bilincin ölümsüzlüğünü sezmek.” Steven Forrest 8. evin başarılı kullanımını bu şekilde anlatmakta. Zodyak çemberinin benlik kısmını tamamladıktan hemen sonra, güneş batarkenki evlerden belki de en anlaşılması zor ev 8. ev. Ölüm ve yeniden doğumu aynı anda anlattığı için insan beynini korku ile saran yegane ev. Oysa ki yaşam boyu kaç kere “ölüp ölüp dirildim” dedik hepimiz bu evin varlığının farkında bile olmadan. Kaç kere “yeniden doğdum, hayat benim için yeniden başladı” dedik. Zor mu? Evet. Her kolay şey bir noktada hep zor başlamış değil miydi? 8. Ev bize ölümlülüğümüzü hatırlatan yer. Bulunduğu burca, içinde bulunan gezegenlere göre bazılarımız bunu daha iyi başarırken, bazılarımız ise ölümden, ölüm hakkında konuşmaktan dahi korkar. Ama bununla yüzleşmek herkesin fıtratında öyle ya da böyle var. Çünkü büyük öğretmen Satürn 8. evimizden transit yaparken, hayatın bu en kesin gerçekliğe dair bizden sorumluluk almamızı talep eder. İnsanoğlu varoluşunu ancak sınır durumlarda farkına varır, onu deneyimleyebileceğini hisseder. Saturn işte bu sınır durumları hayatımıza sokar. Bir kayıp ile bize bu varoluş halimizin farkına vardırttırır. 

Öyle çok korkulacak bir şey değil sanıldığının aksine bizi 9. eve, hayata tutunabilmek için geliştireceğimiz inançlarımıza hazırlar. 8. evin başarısız uygulaması çünkü ölçüsüz bir ölüm korkusu, dini, okültü ve mistik duyguları katı bir şekilde reddetmektir. Tüm bu katı nihilizm içerisinde Saturn bize bu konulara gerçekçi bir yaklaşımı yapmak zorunda olduğumuzu gösterir. Varoluşumuzun ötesini anlayabilmemiz için sınır çizerek yol gösterir. Bu zor transit kişiliğimizin en basit katmanına inmemizi zorlayarak, finansal, seksüel, psikolojik, duygusal veya ruhsal alanlarda değişim, dönüşüm yaşamamızı sağlar. Bu nokta da neyin inkarı yaşanıyorsa hayatımızda Saturn bu transitinde hepsi ile yüzleşmemizi sağlar. İçimizde ki en karanlık korkularıyla yüzleşip, onlara yol verebilmemiz için yapar. Çünkü hayatta ölümden başka hiçbir şey kesin değildir. Sabit bir burç olan Akrep’in evinden geçen bu transit, yapılacak zorunlu değişimi zorlu kılacağı için, öldürmeden kimseyi değiştirtmez. 

Bu döngüyü normal bir insan hayati (normali artık en az 70 olarak alabildiğimizi düşünürsek) en az 2 kere yetişkin hayatında yaşar. Geriye dönüp bakınca bu transiti anladırmak hem kolaylaşabilirken, aynı zamanda hem de yüzleşilmemiş eski yaraları açacağı için zor bir durum olarak görüp, bu transiti daha da zormuş gibi gösterebilir. İşte o noktada Saturn yüzleşmeni daha önce yapmadığımız için zorlu sorumluluk alma durumunu ileri yaşlarda da olsa tekrar sıkıştırarak yaşatır.

Saturn, 8.evinizde ya da karşısındaki 2. Evde bulunan gezegenlerinizin üzerinden/karşısından teker teker geçerken ayrı sıkışımlar yaşamak kaçınılmaz. O nokta da yüzünü şehrin siluetine dönen filmin kahramanı gibi “korkmuyorum artık bana istediğini yolla hayat daha ne kadar acıtabilirsin” gibi klasik bir replik ile hayata meydan okuyacak duruma gelebiliriz. Özellikle Ay ile olan transitinde Saturn en derin duygularımızı bile yerinde yaşatacak kadar duygusal sıkışma verir. Belki kaybın getireceği ağırlıkla yaşanan duyguların altında yok olacakken ya da yanına bir uğramayıp kaçacakken, kenara sıkıştırarak sizi “ölçülü” diye adlandırabileceğimiz şekilde bir duygu kontrolüne sevk eder.  8. Ev aynı zamanda duygusal ve ruhsal ihtiyaçlarımızın da evi olduğu için Saturn bizi önce zorlarmış gibi gözükse de esasında zamanın tanrısı burda bizden sağlıklı olarak bu ruhsal ve duygusal ihtiyacımızı olabildiğince erken dengelememizi öğretip, hayatın getireceği kayıpları onun bir parçası olarak görmeye devam edip, ruhun korkmadan sağlıklı bir yaşam yolculuğunda devam etmesini sağlar. 

Ben şahsen nasıl yaşadım bu transiti diye sorarsanız, bu yazıyı yazdıracak aydınlanmayı yaşayana kadar anlattığım her şeyi bire bir “ölüp, ölüp dirilerek” yaşadım. 9. Evime doğru giderken bu yazıyı dünyada en spiritüel bulduğum yapılardan biri olan St. Paul kilisesine bakarak yazıyorum. Acılardan büyüyüp, kendi inanç yolumu bulmamda halen yardımcı oluyor Saturn bana. İster din denilsin, ister ruhsal yolculuk, içinde kendime anlamı en iyi bulacağım yola girmekten korkmamaya itiyor, ilahiye olan inancımı kaybetmeden sağlıklı ruh bilinci ile devam etmeme olanak sağlıyor. Belki daha önceki 5.ev Neşe yazımda belirttiğim tüm o 5. Ev Neşemi natal Satürn’üme yaptığı güzel kare açı ile almış götürmüş olsa da, duygularımın sorumluluğunu alacak güce sahip olduğumdan olsa gerek, sonsuzlukmuş kadar gelecek bir boşlukta düşmeden çıkabilmeyi başarabiliyormuşum gibi duruyor. Evet küçük bir bir hatırlatma olsun; eğer natal haritanızda Saturn 5. evinizdeyse; 8. Evden geçen Saturn size transit Satürn karesi vererek hayat sorgulamanızı derinleştirir, ama bir sonraki 11. Ev karşıtlık transitine kadar ise de tüm o zorluklarla güçlenip, tüm sağlıklı dilek ve isteklerinizin de olmasını sağlar. 

Astroloji ile ilgileniyorsanız, ilk farkındalığını yaşamanız gereken şey, bu dünyada var olan bir ruh olarak sorumluluklardan kaçmamak olduğu olmalıdır. Yoksa bunu Saturn, tüm hayat yolculuğunuz boyunca hatırlatmaya devam eder. Ama kaçmadığınız tüm sorumluluklar da size sağlıklı bir ruh olma evriminde ödüller ile geri döner. 

Eğer siz bir yükselen yengeçseniz ve bu sıralar 8. Ev kova transiti yaşıyorsanız, ya da yükselen boğa olarak 8. Ev Oğlak transitinizi 2019 sonu ve 2020 de yaşayıp, pandemide çok derin değişim ve dönüşümlerden geçtiyseniz, yalnız olmadığınızı hiç bir zaman unutmayın ve gerekirse psikolojik desteğe başvurun. İster profesyoneller ile görüşerek, ister arkadaşlarınızla dertleşerek bunu yapın. Çünkü 7’inci, 8’inci ve 9’uncu evler başkaları üzerinden hayatı deneyimlediğimiz alanlar olduğu için bu yolda tek başınıza kalmış, savunmasız ve çaresizmiş gibi hislerle boğulmayın. 

En nihayetinde yaşam, acı olunca tatlı, hüzün olunca neşeli… Şifa olsun. 

Yeliz Atıcı