Astroloji ve Dişil Güç Eğitimlerim devam ederken bir yandan da Afrodit (Venüs) mitosunun ayak izlerini takip etmeye karar verdim ve Aydın’ın Karacasu ilçesine, Denizli – Tavas üzerinden giderek ulaşabileceğiniz Afrodisias’a vardım. Çok gezen mi bilir çok okuyan mı 😉

Yol son derece güvenli ve iyi, gönül rahatlığı ile gidebilirsiniz. Kent bir plato üstünde yükseliyor. Afrodisias bir heykel ve heykeltıraş şehri diyebiliriz. Bunu da Babadağ eteklerindeki mermer ocaklarına borçlu. Malum Afrodit/Venüs sevgi dili olduğu kadar astrolojide de sanat, estetik ve bereketten sorumludur. O yüzden antik kentin de böyle bir sanat şehri çıkması şaşırtıcı değil.

MÖ 5. yüzyılda yerleşim alanı olmaya başlayan kent, ilerleyen yüzyıllarda oldukça gelişmiş. Roma İmparatoru olarak Augustus unvanını alacak olan Octavian tarafından “Tüm Asya’dan kendime bu kenti seçtim.” sözleriyle koruma altına alınmıştır. Ayrıca Roma Senatosu tarafından MÖ 39 yılında vergi muafiyeti ve özerklik gibi ayrıcalıklar tanındıktan sonra hızla gelişmeye başlamış.[1] Elbette kente ismini veren aşk ve güzellik tanrıçası Afrodit kutsal alanı ve kültü bereketini de vermiş diyebiliriz.

Kent adeta bir görsel şölen, her tür mermer yapıt, lahit, yazıt her şey o kadar güzel korunmuş ki… Zaten dönemin en ünlü heykeltıraşları burada yetişmiş. Dolaşırken gördüğüm eserlere ağzım açık baktım, hiç abartmıyorum. Benim gibi herkes hayran kalmış ki Afrodisias Antik Kenti 2017 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne kaydedilmiş.


[1] Daha fazla bilgi için https://kvmgm.ktb.gov.tr/TR-44400/afrodisias-antik-kenti-aydin.html

 

Mesela aşağıda videosunu gördüğünüz maske ve girland frizine bir bakar mısınız lütfen? Tiyatro maskelerinin arasını bağlayan girlandlar nar, çiçekler, çam kozalakları gibi şeylerle refahı ve halk kutlamalarını simgeliyor.

Tapınak alanının, tiyatrosunun, çeşmesinin, havuzlarının, hamamının, görkemli yolunun, antik dünyanın en iyi korunmuş stadyumunun tek tek fotoğraflarını koymayacağım çünkü bu dişil güç merkezini gidip kendi gözlerinizle görmenizi istiyorum.

 

Yaz sıcağında antik kent mi gezeceğim demeyin, o kadar tatlı bir rüzgar esiyor ki insanı terletmiyor bile. Her adımda sizi harika bir incir kokusu takip ediyor. Ve nar ağaçları… Antik Yunan`dan, İslamiyet’e kadar tüm inanış ve toplumsal kültürlerde ‘Nar’, yüz yıllardır bolluk, bereket ve doğurganlıkla iç içe anılıyor ve ‘Nar tohumu’, kutsal kitap metinleri içinde de geçiyor. Dişil Gücünü de kullanmayı bilen kadın ve erkeklerin bolluk, bereket ve hem fiziksel hem yaratıcı doğurganlık sağlayabileceğini derslerimde sık sık belirtirim. İşte bunu bize hatırlatan nar ağaçları ile Afrodisias’ta karşılaşmak hoş bir eşzamanlılıktı. Müzenin kapalı alanında ise sizi harika mermer yapıtlar bekliyor. Onlarca mitolojik hikaye anlatılabilir gördüklerimden. Ben size Afrodit mitolojisinden bahsetmek istediğim için onun hikayelerini takip ettim.

Afrodit’in Doğuşu

Afrodit denizden doğar. Bu yüzden astrolojide de tüm su burçları (Yengeç, Akrep ve Balık) dişil burçlardır. Astroloji ve dişil güç eğitiminde sakinleşmeyi, kendimize zaman ayırabilmek için suya girmeyi, su kenarında vakit geçirmeyi öneririm. Aşağıda görmüş olduğunuz MÖ 4. Yüzyıldan bir Afrodit alınlığı. Deniz Tritonları deniz kabuğu içinde Afrodit’i taşırken o da ıslak saçlarını kaldırmak için kollarını kaldırmış.

 

 

Afrodit sanıldığı gibi pembe terlikli şirin kız değildi. Athena’nın babasız kızı Andrea (Cesaret) tarafından taçlandırılan Afrodit’i görüyorsunuz. Savaşçı, Amazonların giydiği tek göğsü açıkta bırakan kıyafet, mızrak, kılıç kayışı ve kalkan taşıyor. Araştırmalarımda bu ikilinin hikayesine ulaşamadım (bilenler yorumlar kısmına yazabilir). Benim bu yapıtı okuyuşum dişil gücün yani bereket, bolluk ve dişi olabilmenin büyük bir cesaret işi olduğu… Dişil güç tüm silahları bırakıp savaş alanından kaçmak değil, kavga etmeden, taktikle, tatlı dille istediğini alabilme yeteneğidir. Sizin değerinizi bilmeyenlere sırtını dönebilmek, sizi çiğnemeye çalışanlara ise kendinizi ezdirmemeyi çirkefleşmeden başarmaktır.

 

 

Troyalı çoban Ankhises, tek gecelik aşk yaşadığı Afrodite’e hayranlıkla bakıyor, Aphrodite ise kucağında erotizmden sorumlu Eros’u tutuyor. Astrolojide Eros aşk, şehvet, fiziksel sevgiyi temsil eder. Bu asteroid Venüs ve Mars arasında yer alır. Yani eril ve dişili birleştiren bir alanda. Onlar için gecenin sonu belli 😀 Yukarıda ise Selene’nin yani Ay’ın başı dağlar üstünden görünüyor. Astrolojide Ay  en önemli dişi sembollerden biridir. Duygularımızı, duygu dünyamızı, annemizi, annemizin bize sağladığı korumayı, karma astrolojide bir önceki hayattaki kişiliğimizi, dişil gücün duygularımızı kabul etmemiz gereken yönünü anlatır.

 

 

Üç güzeller Afrodit’in hizmetkarlarıdır ve tanrıçanın Afrodisias kült heykelinin (en son fotoğraf) bezemesinde de bu kompozisyonla yer alır: Euphrosyne (neşe), Aglaia (görkem, parlaklık) ve Thaleia (tazelik, çiçeklenmek). Yunan mitolojisinde Zeus ile Eurynome’un kızlarıdır. Modern çağda devamlı çalışıp birilerinin ihtiyaçlarına yetişmeye çalışan bizlerin tersine dişil güç bize der ki “sana neşe getiren şeyleri yapmayı, olduğundan daha küçük değil var olan halinle çok ve görkemli olmayı, yenilenme yetini unutursan, ben de senin içinden çeker giderim. Makine gibi çalışan eril bir robota dönüşürsün.”

Astrolojiye göre her birimiz bir mevsim meyvesiyiz. Kimimiz baharı müjdeleyen bir Koç burcuyuz, kimimiz sonbaharı getiren bir Terazi burcu. Güneş’in Koç takımyıldızına geçişi ilkbaharı (21 Mart), Yengeç takımyıldızına geçişi (21 Haziran – Yaz Gündönümü) yaz mevsimini, Terazi takımyıldızına geçmesi (23 Eylül) sonbaharı ve Oğlak takımyıldızına (21 Aralık – Kış Gündönümü) geçmesi kış mevsimini başlatır. Koç, Yengeç, Terazi ve Oğlak mevsimleri başlatacak kadar öncü burçlardır. Sabit burçlar mevsimlerin tam ve değişmez özelliklerini yansıtır. Değişken burçlarda ise bir önceki mevsimin etkileri azalmaya başlarken bir sonraki mevsimin ilk etkileri görülmeye başlar, adı gibi değişkenliği temsil eder. Hepsi bereketli ve evrenin zamanlamasının mükemmel bir temsili. Mevsimler Lahiti’ni gördüğümde ilk aklıma gelenler bunlar oldu.

Mevsimler Lahiti

Sonbahar avlanmak için bir sopa ve meyveler taşıyor. Kış kalın bir manto giyerek kış meyvelerini getiriyor. İlkbahar yine ava hazır sopasıyla bahar meyvelerini, yaz ise keçi derisi kıyafetiyle budama bıçağı taşımakta. Mevsimler döngüsünü ve doğanın cömertliğini simgeleyen bu lahitin ayrıntıları takdire şayan.

 

 

Son fotoğraf tabi ki MS. 2. yüzyıldan kalma Afrodisias’ın Afrodit’i olmalıydı! Eser kült heykelin en iyi korunmuş haliymiş. Giysinin üstünde sadık hizmetkarları üç güzeller, aşağıya doğru inerken eril ve dişili birleştiren Ay ve Güneş, deniz keçisine binen Afrodit ve Eros figürleri kurban töreninde olarak görülüyor. Deniz keçisinin Oğlak burcunun sembolü olduğunu biliyor musun?

Dünyaca ünlü antik kent Afrodisias’ı gün yüzüne çıkaran ve ölümü sonrası özel izinle antik kente defnedilen Kazı Başkanı Prof. Dr. Kenan Tevfik Erim’i rahmetle anıyor ve tüm ekibini can-ı gönülden kutluyorum. Modern müzeciliğin tüm gereklerinin yapıldığı, yaratıcı kompozisyonlar ve titiz bir çalışmanın her adımda belli olduğu, sesli rehberin de son derece öz ve iyi bilgiler verdiği bu ören yerini herkesin görmesi gerektiğini düşünüyorum.

0 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir